29 Ekim 2021 Cuma

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

 

                   29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

 Cumhuriyetimiz bundan tam 98  yıl önce TBMM' de ilan edilmişti.

Cumhuriyet halkın kendi kendini yönetmesidir,kısaca.

Bugün bizim için önemli ve değerli bir gündür.

 Çünkü bugünde, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet kurulmuş ve insanlar

Cumhuriyetle birlikte özünde var olan özgürlük ve eşitlik gibi unsurları kavramıştır.

Cumhuriyet bir halk yönetimi şeklidir. Cumhuriyet yönetiminde egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.

Bağımsızlık , özgürlük ve eşitlik Türk ulusunun önem

verdiği unsurlar olduğu için, Türk ulusu ancak

 bir Cumhuriyet yönetim şekliyle yönetilebilir.

Cumhuriyete kavuşmamız tabiki de kolay olmamıştır.

Çünkü atalarımız uzun yıllar bu uğurda savaşıp, kanlarını ve canlarını vermişlerdir.

Türk Milleti 1.dünya savaşı sonrası yenilmiş sayılmış ve toprakları işgale başlanmıştı.

Osmanlı devletinin başkenti İstanbul başta olmak üzere ülkenin hemen hemen tamamı işgal edilmişti.

Bu işgal ve esaretten Türk Milletinin azmi ve gayreti ile kısa sürede kurtulup bağımsızlığa ulaşılmıştır.

Mustafa Kemal önderliğinde TürkMilletinin vermiş olduğu kurtuş savaşını kazanarak zafere ulaşılmıştır.

Artık Türk Milletinin kurmuş olduğu yeni Türk Devletinin adı konulup yönetim şekli belirlendi.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti

Ülkemiz tüm dünyaya tanıtılması sağlandı.

 

Cumhuriyetimizin ilanının 98. yıl dönümü vesilesiyle,

başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere,

 vatanımızın aziz topraklarını canları pahasına savunan ve

 asil milletimizin küllerinden yeniden doğmasını sağlayan tüm şehit

ve gazilerimizi rahmetle anıyoruz.

 

Cumhuriyet'e sahip çıkmanın onurunu yaşıyor,

aziz Türk Milleti'nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyoruz.

Efkan VURAL

20 Ağustos 2020 Perşembe

Korona Artma Düğünümüz Var!

 

Korona Artma Düğünümüz Var!


Değerli okurlarımız yazılarımızın başlığını aşağıda olduğu gibi bir kaç çeşit atabilirdik. 

Bunlar; 

Aman Dikkat Gençlerin Mutlu Günlerini Haram Etmeyelim.

Korona kurallarına uyalım,düğünümüz var

Korona artış gösterme yapacak çok iş var

Kurallara uyalım ki,çocuklarımız okullarına kavuşsun.

Tedbirleri ihmal etmeyelim ki, çocuklarımız öğretmenleriyle buluşsun. 

………..

1 Haziran 2020 tarihinden itibaren normalleşme süreci başlamıştı.

1 Temmuzdan itibaren de her türlü iş ve işlemlerde tamamen normale dönülmeye başlanmıştı..

Elbette bazı kurallara uyulmak suretiyle normalleşme süreci devam edecekti.

Maalesef  vatandaşlarımızın bir kısmı kural tanımayan tavırlarıyla korona tedbirlerini bırakmış, virüsün durma ve geri gitme durumunu yok etmiş ve virüs yeniden atağa geçirmişlerdir.

Kalabalık ortamlarda korona tedbirlerine tam olarak uyulmadığı görülmektedir.

 İnsanlar kendilerini düşünmedikleri gibi başkalarına da zarar verdiklerini hiç hesaba katmıyorlar.

Korona tedbirlerini hiçe sayan, yani maske takmayan, mesafeye uymayan,hijyen ve temizliğe özen göstermeyen, hasta veya grip olduğu halde kendini izole etmeyenlerin başkalarına  karşı saygısızlık ettiklerinin farkına varmalıdırlar.

Bunların yaptıkları kul hakkına girer ve bunun affı mümkün değildir.

Kurallara uymayanları uyarmalıyız. Ama esas uyarı yetkililerden olmalı. Uyarılara aldırış etmeyenlere de cezai işlem kesinlikle uygulanmalıdır.


Tüm öğretmen ve öğrencilerimiz okullarına kavuşmak arzusu içindedirler.

Düğün yapacak yüzlerce kişi heyecanla düğün günlerini beklemektedirler...


Esnaflar,tüccarlar, iş yapanlar vb. herkes ekmeğini elde etmek istemektedir.

Düzenin tekrar bozulması ve başa dönülmesiyle birçok kesim tekrar mağdur olacaktır.

 Eğer okulların açılmasını istiyorsak,

Düğünlerin yapılmaya devam edilmesini istiyorsak,

Her türlü ticari faaliyetleri sürdürmek istiyorsak,

İhtiyaçlarımızı özgürce gidermeye devam etmek istiyorsak,

Cenazelerimizi rahat defin  etmeyi istiyorsak,

Ve bunlar gibi bir çok şeyi yapmak ve normal bir hayatı arzu etmek istiyorsak;

Şunları yapmamız gerekir:

1-Maske kullanmalıyız.

2-Her türlü mesafeyi korumalıyız.

3Temizlik ve hijyene azami ölçüde dikkat etmeliyiz.

4-Düğünlerde maskeli ve  sosyal mesafeye kesinlikle uymalıyız. 5-Kına ve düğünlerde Sosyal mesafeyi bozacak hiçbir oyun ve eğlenceye girmemeliyiz.

6-Toplantı,parti vb. kalabalık  yerlerde maske ve mesafeye tam uymalıyız.

7-Yetkililer denetimleri sıkı ve devamlı yapmalı, kuralları ihlal edenlere cezai işlem kesinlikle uygulanmalı.

Kısaca, yasakların artmaması için yukarıdaki kurallara uymalıyız.

Yeni yasaklar getirerek çözüm aranmamalı,kuralları ihlal eden ve kurallara uymayanları cezalandırmak daha makul ve etkili olur,kanımca.

 Kurallara uyalım ki, okullarımız açılsın,düğünlerimiz yapılmaya devam etsin ve ticari ve sosyal hayatımız normal devam etsin

Öğretmenler ve öğrenciler okullarına hasret, bu hasreti sonlandırmak için lütfen kuralları uygulayalım…

 Dikkat edelim daha çok düğün var!

 Evlenecek kişilerin mutluluklarını engellemeyelim.

 Kurallara uyalım ki,daha güzel ve sağlıklı günlere ulaşalım.

 Koronasız günlere İnşallah!

11 Ağustos 2020 Salı

Şehit Eren BÜLBÜL’ü unutmadık

 Şehit Eren BÜLBÜL’ü unutmadık

 

 

Şehit Eren BÜLBÜL, Türk Milletinin  tarih boyunca yetiştirdiği kahraman şehitlerden biriydi.


Üstelik bu şerefe çok genç bir yaşta ulaştı. 11 Ağustos 2017'de Trabzon'un Maçka ilçesinde PKK'lı teröristlerin saklandığı sığınağı güvenlik güçlerine gösterirken çıkan çatışmada şehit düştü Eren Bülbül.


O günden beri de Türk halkı onu hiç unutmadı. Adı sadece yurt içinde değil yurt dışında da yaşatıldı.

 

Medyadan çok duymuşuzdur Şehit Eren BÜLBÜL’ü .  Şehit yavrumuz teröristlerin  bulunduğu yeri güvenlik güçlerimize haber veriyor. Teröristlerin yerini askerlerimize göstermek için onlarla beraber gidiyor.


 Orada çatışma çıktığı için,15 yaşındaki Eren BÜLBÜL ve J.Asb.Kd.Bçvş. Ferhat Gedik şehit oluyor.

  

Eren Bülbül, Maçkalı Ayşe ve Hasan Bülbül çiftinin çocuğu olarak 1 Ocak 2002 yılında dünyaya geldi. Babasını küçük yaşta kaybeden Bülbül, Maçka’ya  bağlı Köprüyanı Mahallesi'ndeki tek katlı evde annesi ve  kardeşleriyle yaşamını sürdürdü.

 

İlkokulu Köprüyanı, ortaokulu Çatak İlköğretim Okulunda okuyan Bülbül, eğitimine Maçka Anadolu İmam Hatip Lisesinde devam etti.


Çevresinde futbola tutkusuyla tanınıyordu, Trabzonspor sevdalısıydı.

 

Eğitiminden arta kalan zamanlarda ailesinin geçimine katkıda bulunmak amacıyla bağ, bahçe ve yük taşıma gibi gündelik işlerde çalışan Bülbül, küçük yaşına rağmen elinden geldiğince ailesine destek oldu.

 

Çok çalışkan bir çocuktu.Annesinin her işinde ona yardım ediyordu. Küçük yaşına rağmen, evin ihtiyacı olan  yakacak odunu ve hayvanların yiyeceği  otları sırtında  taşırdı.Yaşamı boyunca karşılaştığı zorlukları göğüsledi.


 Trabzon'un Maçka ilçesi kırsalında evlerinin yakınında 11 Ağustos 2017'de, bölücü terör örgütü mensuplarıyla sağlanan sıcak temas sırasında ağır yaralandı.

 

Bülbül, kaldırıldığı Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesinde yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Bülbül'ün cenazesi, 12 Ağustos 2017'de Maçka Merkez Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Köprüyanı Mahallesi'ndeki aile kabristanlığında toprağa verildi.

Şehit Bülbül'ün ölümü Türkiye'yi yasa boğarken, ölmeden önce sosyal medyadaki fotoğrafları ve paylaşımları dikkat çekti.

Sosyal medyada küçük yaşında odun taşırken görüntülendiği fotoğrafı ve "Biri de çıkıp demiyor ki Eren iyi ki varsın" paylaşımıyla hafızalarda derin iz bırakan şehit Bülbül'ü, Türkiye kalbine gömdü.

Sevenlerinin "İyi ki varsın Eren" sözleriyle hatırladığı Bülbül, çalışkanlığı, vatan sevgisi ve kahramanlığıyla herkese örnek oldu.

Şehit Eren Bülbül'ün adı, memleketinin hemen hemen her yerinde çeşitli mekanlara verilerek yaşatılıyor.


Eren BÜLBÜL’ün adının yaşatılması için,yeni doğan yeğenine EREN adı verildi.

 Şehit Eren Bülbül'ün adı, okuduğu okul  olan Trabzon- Maçka  Anadolu İmam Hatip Lisesine verildi.


Maçka Belediyesince de ilçede yeni yaptırılan camiye, Eren’in adının yaşatılması için "Eren Bülbül Camii" denildi.


Ayrıca ilçe yolu güzergahındaki bir tünele "Eren Bülbül" adı verilirken, ilçeye bağlı Başar Mahallesi'ndeki bir ilkokulda "Şehit Eren Bülbül" adına kütüphane, Bekçiler mevkiinde de hatıra ormanı kuruldu.


Türk Hava Yollarının (THY) filosuna katılan Dreamliner tipi uçağa, Şehit Eren Bülbül'ün anısına "Maçka" ismi verilirken, uçağın ilk uçuşu da Trabzon'a gerçekleştirildi.


Baykar Teknik Müdürü (CTO) ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, haziran ayında sosyal medya hesabı Twitter'da, eğitimde kullandıkları Bayraktar TB2 SİHA'lardan birine Eren'in adını verdiklerini duyurdu.

 

Türkiye'nin dışında Bülbül'ün adına Somali'de de "Eren Bülbül Yetimhanesi" açıldı.

 Ayrıca, şehit Eren Bülbül'ün adının yanı sıra giydiği "kara lastik"leri de Bolu'nun Gerede ilçesinde kurulan Yaşayan Ayakkabı Müzesinde sergileniyor.

 

Şehit Eren BÜLBÜL’ ün kabri , evlerinin önünde babasının kabrinin yanında yer almaktadır.

 

Onun yaşamış olduğu  köyü  görenimiz azdır.

 

Eren’in evi Maçka’dan bayağı yukarıda bir dağın tepesine yakın ormanın bitişiğinde yalnız başına bir yerdedir. Eren orada yaşardı. Ev çarşıya ve okula çok uzak, yol var ama yol yokuş ve virajı bol. Gerçi yolun bir kısmı asfalt bir kısmı beton…

 

Trabzon belediyesi tarafından Eren BÜLBÜLÜN şehadetinden sonra yolun asfalt dışındaki kısmı beton döküldü.  Bunun için Trabzon belediyemize ayrıca teşekkür ederiz.

 

Bu bölgeyi bilmeyenler için, buralara gitmek cesaret ister… Çünkü oralarda  duman,sis  ve yağmur  eksik olmaz. Belki, İyi hava şansınıza olabilir…

 

Şehit Eren BÜLBÜL’e Allahtan rahmet diliyor,annesine ve yakınlarına sabır diliyorum.

“Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez”

 

 #İyikivarsınErenBÜLBÜL


Efkan VURAL

https://efkanvural.blogspot.com/2020/08/sehit-eren-bulbulu-unutma.html


15 Temmuz 2020 Çarşamba

15 Temmuz Ruhu


                                                15 Temmuz Ruhu

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü nedeni ile,bu güne kadar canını vatan ve millet için feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize saygılar sunuyorum.

Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez.

Vatan Güvende Şehitler Yüreğimizde.

Vatan söz konusu ise gerisi teferruattır.

Türk Yurdunda ve Türk Bayrağı Altında Kıyamete Kadar Kardeşçe Yaşamak Hepimizin İdeali Olmalıdır.

Bundan tam 4 yıl önce FETÖ Terör Örgütü  tarafından düzenlenen hain darbe girişiminin durdurulması ve sonlandırmasına katkısı olan herkesten Allah razı olsun.

Bu uğurda can veren şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Gazilerimize de minnet duyuyorum. Allah hepsinden razı olsun.

Allah böyle hain saldırılardan bizleri korusun. Birlik ve beraberliğimizi daim eylesin. Amin.

Artık her 15 Temmuz günü bizler bu hain saldırıyı yeniden hatırlayacağız.

Fetullahçı Terör Örgütü'nce (FETÖ) düzenlenen hain darbe girişiminin üzerinden geçen 4 seneye rağmen şehit olan vatandaşlar, milletin hafızasında ve kalbinde ilk günkü gibi duruyor.

15 Temmuz hain darbe girişimi gecesinde 251 vatandaşımız şehit oldu.

15 Temmuz gecesi 2196 vatandaşımız ise gazi oldu.

15 Temmuz bizlere bir şuur vermektedir.

Bu şuur;
1-Ülkemizin ve milletimizin hiçbir zaman bölünemeyeceğidir.

2-Vatanımızın ve T.C. Devletimizin sahibi milletimizdir. Ne pahasına olursa olsun kanımızın son damlasına kadar vatanı ve milleti koruruz.

3-Demokrası ve Millet iradesi hiçbir şekilde engellenemez ve müdahale edilemez.

4-Hiçbir kimsenin özgürlüğü ve yaşama hakkı engellenemez.

5-Hiçbir kimsenin inancı ve ibadeti engellenemez.

6-Vatan,bayrak ve tüm kutsal değerler uğruna can vermek şehitliğe ermektir. Şehitlik insanın maneviyatta erişeceği en büyük makamdır.

7- Vatan,bayrak ve tüm kutsal değerler uğruna yapılan mücadelede yaralanan ve savaşa katılanlara gazi denir. Gazilik dünyada en değerli bir unvandır.

8-Şehitler ölmez vatan bölünmez.

9-Bayrak inmez, ezan dinmez.

10-Ülkemizde yaşayan tüm vatandaşlarımız aynı haklara sahiptir.

İşte 15 Temmuz bize bu ve benzeri ülkülerimizi hatırlatır. Bunların kıymetini hatırlatır.

İnsanın onuru,hürriyeti,can güvenliği, bağımsızlığı  en mühim şeylerdir.

Bütün bu değerler bir gecede alt üst olacaktı. Ama milletimiz buna müsaade etmedi.

Artık bundan sonra da asla müsaade etmeyecektir.

İç ve dış tüm düşmanlarımız  sinsi veya açık boş durmayacaklardır. Onlara hiçbir zaman fırsat vermemeliyiz.

Bunun için birlikteliğimizi pekiştirmek,terörün ve hainlerin  pisliğinden kurtulmak için şunlara dikkat etmeliyiz:

1-Bizi biz yapan ortak değerlerimize daha fazla bağlanmalıyız.

2-Yüce dinimiz olan İslam  dininin kurallarını bilinçli olarak uygulamalıyız.

3-Milletimizin birlik ve beraberliğinin temelinde İslam kardeşliğinin olduğunu unutmamalıyız.

4- Devlet olarak adalete  önem vermeliyiz. Çünkü adalet mülkün temelidir.Ülkemizde yaşayan tüm vatandaşlarımızın hepsinin  eşit haklara sahip olduğunu bilmeliyiz.Uygulamalarda buna dikkat etmeliyiz.

5-Devletimiz tüm gücüyle terörü ve hain girişimleri  bitirmek için uğraşırken, biz de millet olarak askerimiz ve polisimizin yanında olmalıyız. Unutmamalıyız ki güvenlik güçlerimiz bağımsızlığımız, birliğimiz ve varlığımız için canlarını ortaya koymaktadır. Ve bunun  için şehit olmaktadırlar.

6-Bölücülere  ve Terör örgütlerine katılanlar, örgüt faaliyetlerinde yer alanlar, kamu düzenini bozmaya çalışanlar, halka ve kamu malına zarar verenler cezalandırılmalıdır ve asla affedilmemelidir.

7-Terörist, bölücü,hain,ve kamu düzenini  bozmak isteyenlere karşı Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi her zamankinden daha fazla önemsemeliyiz.

8-Ülkemizde yaşayan vatandaşlarımızın ırkı ve kökeni  ne olursa olsun ; düşünce, inanç, kanaat ve mezhebi farklı olsa da hepsi  bir ve beraber olduğumuz  milletimizin bir ferdidir. Hepsiyle aynı şartlarda yaşadığımızı  ve aynı değerler etrafında birleştiğimizi unutmamalıyız.

9-Milli meselelerde, vatan ve millete yapılan saldırılarda, bağımsızlığımız söz konusu olduğunda, bütünlüğümüze zarar verildiği durumlarda tek vücut olarak mücadele etmemiz gerektiğini en iyi bir biçimde anlamalıyız.

10-Hep beraber Milletimizin refahını yükseltmek, ülkemizin birlik ve beraberliği için, el  ele, yürek yüreğe vererek  samimi olarak çalışmalıyız...

11- Artık iyi bilinmelidir ki, hep birlikte hareket  ettiğimiz  sürece her türlü şeyin üstesinden geliriz. Milli şairimiz Akif’in dediği gibi;Toplu vurdukça yürekler onu top bile sindiremez!

12-Biz bu vatan üzerinde yüzyıllardır bir ve beraber yaşadık; bundan sonrada yüzyıllarca hatta bin yıllarca beraber yaşayacağız... Hep ileri gideceğiz, her zaman güçlü olacağız.
Bizi hiç kimse bu kutsal yoldan ayıramaz...

Yüce Allah’a şükürler olsun ki, cesur Türk Mileti’nin azmi, kararlılığı, inancı, birlik ve beraberliği ile  nice zaferlere imza atılmıştır.

Tarihimiz bu zaferlerle doludur. Zaferleri anlatacak olursak sayfalar yetmez...

Türk Milleti tarihte birlik ve beraberlik ruhuyla çeşitli etnik yapılara rağmen tek vücut olarak varlığını sürdüre gelmiştir.

Herkes şunu iyi bilsin ki, her zaman olduğu gibi milletimiz topyekün bölücülerin ve vatan hainlerinin karşısındadır.

Dört yıl önce 15 Temmuz 2016 günü Türk Milleti’nin  Fetöcü cuntacılara ve hainlere karşı direnişi; Ortadoğu da ve tüm dünyada örnek olmuştur.

15 Temmuz ruhu gelecek kuşaklara her zaman model  olacaktır ve unutulmayacaktır.

Bu vesile ile tüm şehitlerimizi  rahmetle anıyor  ve gazilerimize hürmetlerimi sunuyorum.

15 Temmuzu unutmayacağız ve unutturmayacağız.

Efkan VURAL



11 Temmuz 2020 Cumartesi

"Ayasofya-i̇ kebi̇r cami̇i̇" (Büyük Ayasofya Camii) yeniden dirildi.


Ayasofya Camii Dirildi Elhamdülillah

Fethin sembolü  olan Mahsun Ayasofya 10 Temmuz 2020 Cuma günü dirilişini ilan etmiştir.

Bağımsız Türk yargısı kararını vermiştir.

Artık Ayasofya Cami olarak eski hüviyetine dönmüştür.

Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının oy birliğiyle iptaline karar verdi. Bu tarihi kararla Ayasofya 86 yıl sonra ibadete açıldı.

 Ayasofya’nın Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı mülkiyetinde olduğu, cami olarak toplumun hizmetine sunulduğu ve tapu belgesinde cami vasfının tescilli olduğunu vurgulayan Danıştay, “Vakıf senedindeki cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır” dedi. Danıştay kararında, Ayasofya’nın müze olarak kullanılmasının hukuka aykırı olduğu şöyle ifade edildi:

“Türk hukuk sisteminde kadimden beri korunarak yaşatılan ‘Vakfa ait taşınmaz ve hakların vakfiyesi’ doğrultusunda istifadesine bırakıldığı toplum tarafından kullanılmasına engel olunamayacağı, vakıf senedinde sürekli olarak tahsis edildiği cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi yönünde tesis edilen dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı’nda hukuka uygunluk görülmemiştir.”

İşte böylece , Ayasofya caminin  zincirleri kırılmış oldu. Ayasofya Cami olarak yeniden ibadete açılmış oldu ve Ayasofya dirilişe geçti.

86 altı yıl Ayasofya mahzun kalmıştı.

Büyük kağan Fatih Sultan Mehmetin Fethettiği İstanbul’un “Fetih nişanesi” olan Ayasofya hürriyetine kavuşmuştur.

Bu arada Ayasofya Camiinin müzeye çevrilişinden bugüne kadar Ayasofya’yı tekrar eski haline çevirmek için mücadele eden herkesten Allah razı olsun.

Bu büyük kararı alan Danıştay 10.dairesini yürekten sevgilerimizi sunuyoruz.

Türk Yargısı Bağımsız olarak bu kararı vermiştir.
Hukuk ve Adalet tecelli etmiştir.

En çok sevindiğim şey, kararın hukuki oluşudur.
Ayasofya, hukuka uygun olarak hak ettği yere gelmiştir.
Eğer Ayasofya’ın açılışı siyasi bir karar oılarak alınmış olsaydı, bunu sonuçları iyi olmazdı.

Hukukun ve adaletin bu kararına saygı duyulacaktır. Eğer siyasi bir kararla açılsaydı, bir çokları benimsemeyacekti bu kararı.

Bu arada şunu da iyi anlamalıyız.Hukukun üstünlüğü  ve adaletin bağımsızlığı her zaman ve hepimiz için önemli olmalıdır. Bunu savunmalıyız ve bunu için tutarlı olmalıyız.

Her şeyden önce adalet.

Adalet herkes için.

10 Temmuz 2020 Ayasofyanın dirilişi ile ilgili çok şey yazılabilir, yazılacaktır da…

Sizlere içimden gelen şu cümleleri ifade etmek istiyorum.
Bu gün 10 Temmuz sanki bir bayram gibi.

"Ayasofya-i̇ kebi̇r cami̇i̇" (Büyük Ayasofya Camii) yeniden dirildi.

Bu tarihi günde Millet olarak ve tüm Müslümanların yüreği rahatladı.

Bağımsız mahkeme , verdiği kararla bağımsız bir millet olduğumuzu tüm dünyaya ilan etmiştir.
Ayasofya Camii Türk Milletinin gücünü ve bağımsızlığını temsil ediyor.
Ayasofya’nın önemi tarihi yapı olması ve  sanatsal özelliğinden değil; Fatih Sultan Mehmet’in hatıratı ve fethin sembolü olmasındandır.
Gençliğimizden beri dilimizde ve yüreğimizde olan “Zincirler kırılacak Ayasofya açılacak”, inancı gerçekleşti. Bu inancı oluşturan ve bunun gerçekleşmesi için gayret gösteren herkesten Allah razı olsun. Onların niyetlerini Allah boş çıkarmamıştır.
Kendi elimizle Ayasofya’yı siyasi bir kararla müzeye çevirerek bağımsızlığımıza halel getirmiştik.
Şimdi yine kendi elimizle ama adaletle ve hukuk yoluyla Ayasofya’yı eski haline çevirerek, bağımsızlığımızı yeniden ifade etmiş olduk.
Her türlü milletimizin güzelliği ve vatandaşlarımızın huzuru için bir ve beraber olmaya çalışalım.
Siyasi,idolojik,ayrılıkçı,mezhep ve meşrep bütün farklılıkları bir kenara bırakıp her zaman ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini ön plana alalım.
Ulusal meselelerde ortak aklı kullanalım.
Ulusal ve milli meselelerde siyasi ve benzeri hiçbir menfaat gözetmeyelim.
Büyüklüğümüz için,bağımsızlığımız için her daim birlik ve beraberlik içinde olalım.
Yüce Allah şöyle buyurur:
“Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı yapışın; parçalanmayın…”
( Âl-i İmrân Suresi 103. Ayet)
 Efkan VURAL


21 Haziran 2020 Pazar

Babalar Günü Bir Güne Sığmaz

Bugün babalar günü. 


Başta şehit babaları olmak üzere bütün babaların babalar günü kutlu olsun.

Baba çok mühim bir kimsedir.

Baba büyük bir güç ve güvenilir bir limandır.

Babalar için yılın bir günü semboliktir. Babalar günü bir güne sığmaz. Yılın her günü babalar günü olmalıdır. Onları bir gün hatırlayıp,hediyelerle gõnüllerini ve dualarını almak zordur.
Onlara her zaman hürmet etmeliyiz. Onlara karşı saygılı olmalıyız.
Onların isteklerine uygun davranışlar sergilemeliyiz. Onların rızasını almalıyız. Yaptığımız davranışlarla onların dualarına nail olmalıyız.

Yüce dinimizde anne ve baba hakkına çok önem verilir. Allah birçok ayette anne ve babaya iyi davranmayı ; Onlara “öf ! “ bile dememeyi emreder. Anne ve babaya sürekli iyi ve güzel davranmamızı öğütler.

Kur’an’ı Kerimde Yüce Allah bazı ayetlerde anne ve baba hakkında şöyle buyurmaktadır:
“ Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir….. (Ankebut, Suresi,8.Ayet)
“ Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana –babaya … iyilik edin… (Nisa,Suresi,36.ayet)
“Rabbin kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi , ana babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri , yada her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa ,sakın onlara “ öf ! “ bile deme; onları azarlama ; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve deki : ”Rabbim ! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sende onlara acı. ” (İsra,Suresi,23.ve24.ayet)
Peygamberimize bir kişi, yapılan işlerin hangisi daha üstündür diye soru sorar:
Hz. Peygamber (s.a.v.) de “Vaktinde kılınan namaz “ diye cevap verdi.
Sonra hangisidir? diye sorar:
Peygamberimiz de “ Anne ve babaya iyilik etmektir.”diye buyurur…”(Tirmizi,birr ve sıla,2)
Allah’ın bizden memnun olmasını istiyorsak Anne ve babamızı memnun etmemiz gerekir. Bu konu da Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır : ”Allah’ın rızası, anne babanın rızasına; gazabı da anne babanın gazabına bağlıdır.” (Tirmizi, birr ve sıla.3)
Anne ve babamızın hakkını ödeyemeyiz.Çünkü onların üzerimize hakları çoktur.
Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır. ”Hiçbir evlat babanın hakkını ödeyemez.Ancak onu köle olarak bulup satın alır ve özgür ederse müstesna.”(Tirmizi,birr ve sıla,8)
Cennete girmek  istiyorsak anne ve babamıza karşı sorumluluklarımızın farkına vararak,onlara özellikle ihtiyarlık döneminde ve bize muhtaç olduklarında yanlarına koşmalıyız..Onlara üzücü hiçbir harekette bulunmamalıyız.
Anne ve babanın duası çok makbuldür.
Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır.
“Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası” (İbn Mâce, Dua, 11.)
Cennete girmek istiyorsak Anne ve babamıza iyi davranmalıyız. Cennetin  anaların ayağının altında olduğunu unutmamalıyız.
Bu konu ile ilgili bir rivaye şöyledir:Muaviye b. Câhime’dir. Anlattığına göre, İbn Câhime (ra) bir gün Hz. Peygamber’e (sas) geldi ve: “Ey Allah’ın Resulü, ben gazveye (cihad) katılmak istiyorum, bu konuda sizinle istişare etmeye geldim” dedi. Resûlullah (s.a.v.): “Annen var mı? (hayatta mı?) diye sordu. “Evet” deyince, “Öyleyse ondan ayrılma, zira cennet onun ayağının altındadır” buyurdu. (Nesâî, Cihâd, 6)
Anne ve babamızın rızasını kazanarak cennete girme şansımızı artırmalıyız.
Bu konu ile ilgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır.
“Burnu yere sürünsün, burnu yere sürünsün, burnu yere sürünsün. ”Kimin ya Rasulallah denince .”İhtiyarlığı anında annesi ile babasından birine yahut her ikisine yetişip de (onların rızasını kazanarak) cennete giremeyenin ” buyurdu. (Müslim,birr ve sıla9,10.)
Anne ve  babamıza karşı gelmemeliyiz. Onlara karşı saygıda ve sevgide kusur etmemeliyiz.
 Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:
 Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi? Deyince;
Sahabe:Evet ya Rasulullah! Dediler.
 Peygamberimiz de:”Allah’a şirk koşmak,anne ve babaya karşı gelmek” buyurdu. (Tirmizi birr ve sıla,4.)
Bir adam Peygamberimize gelerek ey Allah’ın elçisi insanlar içinde en güzel şekilde davranmam gereken kimdir ? deyince Peygamberimiz de Annendir “ diye cevap verir. Adam sonra kimdir? diye ikinci ve üçüncü defa sorunca da Hz. Peygamber (s.a.v), “Annendir” buyurdu. Adam sonra kimdir? Deyince Peygamberimiz, “Sonra babandır.” diye cevap verdi.(Buhari,edeb,4)
Bir hadis-i şerifte anne ve babaya karşı yapılması gerekenler şöyle özetlenmiştir.
Ebû Üseyd Mâlik İbni Rebîa es-Sâidî (r.a.) şöyle dedi: Bir gün biz Resûlullah’ın  huzurunda otururken Selemeoğulları kabilesinden bir adam çıkageldi ve:
 - Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye sordu.
 Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
 – “Evet, onlara dua eder günahlarının bağışlanmasını dilersin; vasiyetlerini yerine getirirsin; akrabasını koruyup gözetirsin; dostlarına da ikramda bulunursun.” (İbni Mace,Edeb,2.)
Evet  babalar günü sebebiyle , babalarımızın  gönlünü alalım. Hediyelerimiz yanında, onlara vereceğimiz en büyük hediye ; yalnız olmadıklarını ,bir gün değil her gün gerektiğinde yanlarında olabileceğimiz güvenini verebilmektir.
Eğer anne ve babamız vefat etmişse ruhlarını analım.Onlar için sadaka verelim.İyilik yapalım.
Var mısınız anne ve babalarımıza iyi davranmaya…
Ve cenneti garantilemeye çalışalım  İnşallah…
Bir gün değil, her gününün babalar günü olması dileğiyle...
Babalar günü kutlu olsun.





Efkan VURAL 
Bu yazı aşağıdaki web sitelerinde yayınlanmıştır:

MİLLİYET BLOG

EFKAN VURAL'IN EĞİTİM KÜLTÜR ve BİLGİ SİTESİ