6 Mart 2017 Pazartesi

2017 Anayasa değişikliği halkoylaması






Anayasa değişikliği  için Türk milleti 16 Nisan 2017 tarihinde sandık başına gidiyor.  Anayasa bir milletin en önemli yasasıdır.  Önümüze gelen   anayasa değişikliğini çok  iyi bir şekilde düşünüp değerlendirmemiz gerekmektedir.
Anayasanın 18 maddelik değişikliği için yapılacak oylamada  “Evet” veya “Hayır” verecek  seçmenler sandığa gitmeden önce, 18 madde’yi   okuyup incelemelidir. Bu maddelerde neler var, neler yok… Ülke ve millet için faydalı mı? Faydasız mı ? Kendi araştırmalarıyla ulaştıkları kanaatleri neticesinde oy kullanmalıdırlar.
Düşünmeden  ezbere yada başkalarının  etkisiyle “Evet”  veya “Hayır “ oyu kullanmak  kişinin kendi öz kanaatine saygısızlık olur. Oyunuz kendi oyunuzdur. Tamamen kendi iç kararınıza göre oyunuzu kullanın…  Tüm yaptıklarınızda ve yapacaklarınızda  aklınızı kullanmak sizlerin  görevidir. Her şeyden önce bu kendinize karşı  sorumluluğunuzdur.
18 maddelik Anayasa değişikliği için  sandık başına giderek vatandaşlık görevini yerine getireceğiz. Bu vesile  ile sizlere seçimle ilgili bir kaç  hususu dile getirmek istiyorum.
1-Seçim ve sandık demokrasinin en büyük göstergesidir. Sandığa herkes saygılı olmalıdır.
2-Demokrasilerde fertlerin oyları çok önemlidir. Kullanacağımız oyların kıymetini  iyi bilmeliyiz.
3-Vatandaşlık görevi  için sandıklara giderek oylarımızı  kullanalım.
4-Seçim günüden önce oylanacak olan 18 maddeyi  okuyup inceleyelim. Sonra kararımız doğrultusunda oyumuzu kullanalım.
5- Başkalarının ağzı ile hareket etmeyelim. Kendi  görüş ve düşüncelerimizi önemseyelim.
6-Seçim kampanyası sürecinde siyasi liderler ve partililer  birbirlerine hakarete varan tavır ve sözlerden uzak durmalıdırlar.
7-İş ortamlarında, aile ortamlarında ,dost ve arkadaş ortamlarında, çeşitli toplantı ve yolculuk esnasında , nerede olursak olalım kimseye referandumda  “Evet” veya “Hayır” verip vermeyeceğini sormayalım. Kimseye  kanaatini  açıklaması ve görüşünü ortaya koyması için baskı uygulamayalım. Herkesin kanaati kendine aittir.
8-Kişiler kendi kanaatlerini  kendi istekleri doğrultusunda açıklayabilirler. Bize düşen   görüşlere  saygı duymaktır. Kişilerin düşüncelerine  karşı çıkarak  ortamı germemeliyiz . Demokratik bir şekilde hareket etmeliyiz.
9-Hayırcılar veya  Evetçiler olarak  toplumu kamplara ayırmamalıyız. Sandığın gizliliğini ortadan kaldırmamalıyız. İsteyen istediği oyu kullanabilir.
10-  Partililer, propagandalarını yapsınlar,birbirleriyle yarışsınlar. Halkı aydınlatsınlar. Bu zaten onların görevi.  Biz vatandaşlar da hür iradelerimizle sandığa gidelim oylarımızı kullanalım. Bunun dışında yersiz tartışmalara girmeyelim.
11- Referandum sonucu ne olursa olsun, biz her zaman bir ve beraber olacağız, birlikte yaşayacağız.
12- Türk Milleti, her zaman kardeşçe birlik ve  beraberlik içinde ay yıldızlı, al bayrağımız altında demokratik bir düzen içinde hep birlikte yaşamaya devam edecektir.
       16 Nisan 2017 Halk oylaması baştan sona kazasız belasız ve sıkıntısız bir şekilde sonuçlanmasını Yüce Allahtan dilerim.





5 Mart 2017 Pazar

İç işleri bakanı Süleyman SOYLU ve Terör mücadelesi






İç işleri bakanı Süleyman Soylunun parolası terörü kökünden kazımaktır.
Gerçekten ülkemizin en büyük sorunu bir türlü bitirilemeyen terör ve terörist faaliyetlerdir. Yıllardır insanımız terör mağdurudur… Düşünebiliyor musunuz vatanımızın bir kısım yerlerine güvenli bir şekilde gidip dolaşamıyoruz. O bölgelerde kamu görevi yapan vatandaşlarımız korku içinde, orada yaşayan vatandaşlarımız baskı altında ve endişe içindeler. Huzur ve güven yok…
Bu durum çok zamandır böyle..
İç işleri bakanımız Trabzon milletvekili ve Oflu hem şehrimiz medar-i iftiharımız Süleyman SOYLU  İç işleri bakanı olarak görevlendirilmesi Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın isabetli kararları ile ülkemiz için bir şans olmuştur.
Süleyman SOYLU,bakan olmadan önce de PKK ve PKK sempatizanlarına karşı çok sert tepki göstererek terör ve terörist faaliyetlere karşı en ağır bir dille bunların karşısına çıkmaktaydı.
Sayın Bakanın TBMM’deki konuşmaları hala kulaklarımızda çınlamaktadır.
İç işleri bakanı Süleyman SOYLU gerçekten ülkemiz için ve milletimiz için büyük bir şanstır. Türk milletinin terör belasından kurtulması an meselesidir, inşallah.
Tabii ki, Cumhurbaşkanımız ve hükümetimiz sonuna kadar Süleyman SOYLU’nun arkasında olmalıdır. Bu arada MHP lideri Devlet BAHÇELİ’nin desteğini de hatırlatmak isterim.
 Bu iş tamamen bitene kadar mücadele devam edecektir. Sadece PKK’a değil diğer tüm terör unsurlarıyla mücadele yapılacaktır. Zaten en üst derecede yapılmaktadır.
Doğulu vatandaşlarımız İç işleri bakanı Süleyman SOYLU’ya  kendilerini PKk’dan kurtarmak için yalvardılar.
Bu konuda baştan beri kararlı olan İç  işleri bakanı başarılı bir şekilde  PKK terörünü bitirmek üzere canla başla çalışmakta ve bu terör belasını ülkemizden temizlemek üzere ant içerek yoluna devam etmektedir.
Tanıdığımız bazı emniyet görevlisi arkadaşlarımız İç işleri bakanımız Süleyman SOYLU’nun çok samimi,çok karalı,çok yürekli, inançlı ve karakterli  olduğunu söylemektedirler. İç işleri bakanının Ülkemiz için büyük bir kazanç  olduğunu dile getiren güvenlik güçlerinin motivasyonunun en üst noktada olduğu görülmektedir. Allah hepsine yardımcı olsun! Ve onlardan razı olsun.
Dün olduğu gibi bugün de Mehmetçiğimiz ve Polisimiz vatan için görev başındadır. İç işleri Bakanımız başta olmak üzere herkes askerimizin ve polisimizin arkasındadır. Onların her zaman yanındayız. Allah onları korusun!
 Güvenlik güçlerimiz hem içerde ve hem de dışarıda vatanımızın bağımsızlığı ve milletimizin varlığı için canlarını seve seve vermektedir. Allah yar ve yardımcıları olsun.
Hepimiz hükümetimizden, ülkemizin tamamen terör odaklarından temizlemesini istiyoruz.
Terörün önlenmesi ve  kökünün kazınması için bütçeden yeterli bir miktarın ayrılması şarttır.
İç işleri bakanımızın hazırlayacağı çalışma planına göre ne gerekiyorsa bütçeden karşılanması için yetki verilmesini talep ediyoruz… Bu konuda kesenin ağzı açılmalıdır…
İç işleri bakanından özelikle şunu sağlamasını arzu ediyoruz. Güzel şehirlerimizin hepsini dolaşırken  huzur ve güven içinde olmak istiyoruz. Her şehrimiz de en az Trabzon’daki kadar huzurlu, mutlu ve güven içinde olmayı arzu ediyoruz.
Bunu  Trabzon sporluların söylediği dille ifade etmek istiyorum.
“Bize her yer Trabzon” olsun.
Ülkemizin her köşesi Trabzon gibi güven içinde olsun..
Tabii ki TÜRKİYE’ olsun.  
Yolun açık olsun Sayın İç işleri bakanımız. Allah yar ve yardımcınız olsun!


2 Mart 2017 Perşembe

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye bakış






Sizlerle  MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile  ilgili bazı tespitleri paylaşmak istiyorum.
MHP Genel başkanı  vatanı için ve büyük Türk Milleti için mücadele ettiğini görmekteyiz. “Vatan”, “Millet”,”Bayrak” gibi kutsal değerlerimizin teminatı olarak MHP’yi görmekteyiz. 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçe için vatanın bütünlüğü ve milletin bölünmezliği her ortamda birinci önceliktir. Ülkemizin terör sorunu Bahçelinin her zaman önceliği olmuştur.
Devlet Bahçelinin görüş ve düşüncelerine göz attığımızda aşağıda sıralayacağım tespitlere ulaşabiliriz:
1-Türk milletinin kaderine sahip çıktığını,Türk milletiyle iftihar ettiğini görmekteyiz.
2-15 Mayıs 1919’da İzmir işgal edilmişti. İstanbul,16 Mart 1920’de işgale uğramıştı.15 Temmuz da  yeni bir istila denemesi, yeni bir kıyım ve yıkım hamlesidir.
3-Mondros’ta çerçevesi çizilip Sevr’de dayatılan imha planları 15 Temmuz’da yeniden gün yüzüne çıkarılmıştır.
4-Su uyur düşman uyumaz sözü bir kez daha anlam ve karşılığını bulmuştur.
5-Zalimler, hainler, emperyalizmin maşaları bu defa Türk askeri kılığına girdiler.
Milletin silahını yine millete çevirdiler.
6-15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü; 627 yıl önce Kosova’da mağlup olanların yeni bir kakışmasıdır. 620 yıl önce Niğbolu’da ezilenlerin tekrardan başını kaldırmasıdır. 572 yıl önce Varna’da, 563 yıl önce İstanbul’da, 490 yıl önce Mohaç’ta döktükleri kanda boğulduklarını sandıklarımızın yeniden karşı harekâtıdır.
7- 15 Temmuz’da TBMM’yi, emniyet ve istihbarat kuruluşlarını bombalayıp, sivil ve masum vatandaşlarımızı katledenlerle; 101 yıl önce Çanakkale kıyılarına gelip üzerimize ateş saçanlar aynı karanlık yolun yolcusudur. Bunlar Müslüman Türk’ün canıyla beslenen, hayat ve varlık haklarını çiğnemekle görevlendirilen yaratılmışların en aşağısı, en alçağıdır.
8- Ama düşmanlarımızın unuttukları, ihmal ettikleri Türk milletinin asaleti ve gücüdür.
9- 15 Temmuz’da tankın önüne milli vicdan dikildi. 15 Temmuz’da mütecaviz ve melun girişime millet dur dedi.
10- Türk milleti yeri geldi tankın önüne yattı, yeri geldi kurşunların üzerine tıpkı gül bahçesine girercesine yürüdü.
11-Türk milleti ateşe, kine, nifaka kafa tuttu, ihanete bu aziz vatanı dar etti.Çünkü bu millet Türk milletidir. Çünkü biz  Türkiye’yiz.
12- Bizler büyük bir ecdadın, muazzam bir tarihin mirasçılarıyız.
13-Demirlemiş düşman gemilerini parmağıyla işaret eden Turgut Reis, Preveze’de haçlı donanmasını deviren Barbaros aynen bizim  gibiydi.
14-Müslüman Türkü Avrupa’ya taşımaya yemin ederek canlarını Hakk’a emanet etmiş Akıncı Beyleri bizler gibi inanç doluydu.
15-İzmir’in işgaline hayır deyip silahına sarılan Hasan Tahsinler; Ankara’da Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda hainlere tek başına direnen ve ardından şehit düşen Astsubay Ömer Halisdemir aynı kahramanlık destanının farklı zamanlarda yaşayan neferleridir.
16- Üzerinde yaşadığımız topraklar vatandır, nitekim tertemiz şehit kanıyla yoğrulmuş, karılmış ve karışmıştır.
   17- 15 Temmuz’da şehit olan 240 kardeşimizin sımsıcak kanı toprakla buluşmuş, Anadolu’nun ebedi Türk yurdu olduğunu, bölünmeyeceğimizi, parçalanmayacağımızı adeta tescillemiştir.
   18- Ayrımız, gayrımız yoktur. Müştereklerimiz farklılıklarımızdan daha çoktur.
   19-Ecdadımızın hayır duaları, şehitlerimizin hatıra ve vasiyetleri hepimizin namusuna emanettir.
    20-Birliğimizi kararlı bir şekilde korumalıyız.
  21-Kutuplaşma ve cepheleşmeleri bıçak gibi kesmeliyiz.
  22-Şehitlerimizin ruhları,şehit analarının gözyaşları, yetimlerinin yürek yaraları,
nesillerin gelecek ümitleri bizimledir, yanımızdadır ve aramızdadır. 
 23-Milli birlik ve kardeşliğimiz sağlam kaldığı, hatta sürekli tahkim edildiği sürece hiçbir çıldırmış, hiçbir hayasız ve vicdansız Türkiye’ye saldırmayı aklından bile geçiremeyecektir.
24-Yeni bir sayfa açılmalı, milli bir uzlaşmayla, hukukun üstünlüğünü gözeterek, insan hak ve özgürlüklerini muhafaza ederek geleceğin yol haritası çizilmelidir.
25-Ordu-millet dayanışması canlandırılmalı, Mehmetçik gözden ve gönülden çıkarılmamalıdır.
26- Suçsuzu suçludan ayıracak adalet şuuru eksiksiz ve faal olmalıdır.
27-Bizanslı Diyojen’in nesli fırsat kollamaktadır; ve de 15 Temmuz bunun ispatıdır.
28-Tekfurların varisleri devrededir, İstanbul’u kaybeden Konstantin’in torunları iştahla dağılmamızı beklemektedir.
29-Merzifonlu Kara Mustafa Paşa karşısında kabuslar gören Viyana,  Boğaz’ın sularına gömülmüş Kraliyet donanması, Anadolu’dan defolup giden yedi düvel tarihsel hesabı görmek için sabırsızdır.
30-Nene Hatun, Aziziye tabyalarından sökülüp atılan Ermeni çeteleri karşısında nasıl devleşmişse, bizler de Türkiye karşıtı cepheye öyle hareket etmeliyiz.
31-Anımız birdir, adımız birdir, atimiz birdir; biz Türk milletiyiz.
32-Yedi bölge, dört mevsim, 81 vilayetle Türkiye’yiz.
33-Türklüğe karşı bin yıldır sinmiş husumet saklandığı yerden yeniden doğrulmuştur.
34-Bin yılın kaynaştırdığı Türk milleti oyunları boşa çıkaracaktır. Bunun şartı kısır ve sanal çekişmelere son verilmesidir.
35- Millet yediden yetmişe yeniden doğacak, tereddüt ve tehditlerin perdesini yırtıp atacaktır.
36-Vatan sahipsiz değildir. Millet yetim değildir. Devlet öksüz değildir.
37- İçten ve dıştan kuşatılan Türkiye; iman, sadakat ve sevda dolu milli kalplerle yükselecek, yükseldikçe başı arşa değecektir.
38- Bağımsız yaşamaktan başka seçeneğimiz yoktur.
39-Tuzaklarla dolu engelleri aklımızla, ferasetimizle, faziletle bereketlenmiş kalplerimizle birer birer aşıp mutlaka Türkiye’yi sonsuzluğun ufuk çizgisine taşımalıyız.
40- Muhtaç olduğumuz kudret, inanç, cesaret ve müjde İstiklal marşımızın satırlarında vardır: Korkma, diye başlıyor İstiklal marşımız, Korkma! Korkma, varsın ihanet karanlık sokaklarda kol gezsin,Korkma, yine bütün dünya karşımıza geçsin,
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,Yurdumun üstünde tüten en son ocak.
41-Türkiye Cumhuriyeti var olacaktır, teminat bizleriz.
42-Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olacaktır, güvence yine bizleriz.
43- Birlik ve dayanışmamız daim olmalıdır.
44-İnanıyorsak üstünüz, zaferi kazanacak olan da bizleriz.
 45-Türk milleti zorluklara direne direne güçlenmiş, gürbüzleşmiş; yerkürenin çehresini, insanlığın rotasını değiştirmiştir.
46-Tam bağımsızlık Türk milletiyle simgeleşmiştir. Türk milleti, Türklüğün, tüm Türk vatandaşlarının şan ve şerefidir.
47-Elbette Türkiye’nin milli güvenliğini korumak, sınır ötesi terörist yapılanmayı engellemek için  askeri müdahale yerindedir, haklıdır, isabetlidir.
48-Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde hareket edilerek terör örgütleri tamamıyla tasfiye edilmelidir. Vakit terörü bitirme vaktidir.
49-Türkiye Cumhuriyeti, milli egemenlik ve meşruiyete dayanan, milli birlik, katlanılan fedakârlık ve mucizevi zaferlerle harcı karılıp milliyetçilik ve bin yıllık kardeşlik hukukuyla bahtı bağlanan büyük bir çınardır.
50-Bu çınarı kurutmak, bu çınarı kesmek hiçbir hain ve müstevli emele dün olduğu gibi bugün de nasip olmayacaktır.
51-Kulun hesabı varsa, Allah’ın da bir hesabı vardır ve hepsinden, her şeyden kudretlidir.
52-İlk Meclis’in muhterem üyeleri isli gaz lambalarıyla güç bela aydınlanarak aziz Türk vatanını karanlıktan çekip çıkarmışlardı. Saç sobayla zar zor ısınsalar da milleti esaretin ayazında bırakmamışlardı. Meclisimiz, zalimlere karşı Türk’ün zafer kılıcı olmuştur.
53-Bizim de fıtratımızda Türk milleti için gerekirse kefensiz toprağa girmek vardır, gerekirse Türk-İslam ülküsü için çile çekmek vardır, şartlar oluşursa dün olduğu gibi bugün de Allah’a can borcumuzu seve seve ödemek vardır.
54 -  2. Abdülhamid ne ulu ne de kızıldır; o ecdadımızın muhterem yüzlerinden, Osmanlı padişahları arasında muteber isimlerden birisidir ve saygıyı hak etmektedir. Mustafa Kemal Atatürk, 2.Abdülhamid’in yönetimi altında yetişmiş, parlamış, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş ilk Cumhurbaşkanımız ve Türk milletinin yüz akı bir liderdir.Birinin bıraktığı yerden, diğeri devam etmiştir.
55-Milliyetçi Hareket Partisi Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında sütunları Ötüken ve Söğüt’te inşa edilmiş, harcı iman ve inançla karılmış, böylelikle iki yakayı buluşturmuş tarihi bir köprüdür. Ne Atatürk’ten vazgeçilir, ne de 2.Abdülhamid’ ihmal ve inkar edilir.
56-Terörizm, şu anda Türkiye’nin bir numaralı meselesidir. Bu belayı defetmeden, bu vahşi saldırganlığı alt etmeden Türkiye’ye huzur yoktur.
57-Özellikle Anayasanın ilk dört maddesinin değişmemesi, değiştirilmesinin dahi teklif edilmemesi hususundaki ısrar  şartsız muhafaza edilmektedir.
58-Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin vereceği her karara saygılı ve bağlıdır.
59-İslam toplumlarının artık haçlı projelerinin zamanla büyüyüp genişleyen ablukasından sıyrılıp belini doğrultması çok ama çok elzem hale gelmiştir. Bölge halklarının geleceği buna bağlıdır. Türkiye’nin çevresinden kendisini soyutlaması, içe kapanıp etrafıyla bağını kesmesi doğru olmadığı gibi mümkün de değildir. Tarihin ve coğrafyanın milletimize yüklediği sorumluluklar vardır.
60-Sarıkamış’ta donduğumuz kadar çöllerde kavrulduk.Kudüs’teki Zeytindağı’ndan çekilsek de Toroslar’da durduk, Erciyes’te tutunduk. Mekke’de vurdular, Sakarya’da dirildik.Yemen’de durdurdular, Dumlupınar’da yola koyulduk.
61-Kanadımızı-kolumuzu tahrip ettiler, taarruzla cevap verdik. Bağdat’ı Bursa’dan, Hicaz’ı Hakkari’den, Trablusgarp’ı Trabzon’dan ayrı görmedik.Hayallerimiz bir oldu, özlemlerimiz bir.Kıblemiz bir oldu, inancımız bir.Böylece yakın coğrafyalardaki her dağa, her taşa, her sokak ve caddeye izlerimizi kazıdık, adalet ve hoşgörü içinde Türk’ün adını yazdık.Buraları vatan bildik, vatan yaptık.Ne var ki hüzünlü ve acı verici şekilde kaybettik.

   Hainler ayaklanırken, biz de oturacak, ağaç kovuğuna mı saklanacağız?
   Bir olalım, diri duralım.
 Şehitler ölmez vatan bölünmez.
Ne Mutlu Türküm Diyene.


Bu Yazı aşağıdaki blogda yayınlanmıştır.










1 Mart 2017 Çarşamba

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na bakış






Sizlerle  CHP Genel başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU ile  ilgili bazı tespitleri paylaşmak istiyorum.
Genel başkanın konuşmalarında ,hareketlerinde heyecanlı olduğu görülmektedir.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na kulak verecek olursak genel başkanın  görüşleri şu şekilde görülmektedir:

Atatürk’ü seviyor, Cumhuriyetimizi seviyor, gençlerimizi seviyor. Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak için hep beraber mücadele ediyor.

15 Temmuz’da,parlamenter sistemimize karşı bir darbe yapılmak istendiğini söylemektedir. 15 Temmuzun bizim cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbe girişimi olduğunu belirtmiştir. 15 Temmuzda  240 aslanımızı toprağa verdiğimizi,onlar bizim demokrasi tarihimizdeki altın sayfalarda yerlerini aldıklarını ve onları unutmayacağını  ve unutturmayacağını söylemiştir. Onların demokrasinin kahramanları olduğunu vurgulamıştır.
Kendileri için söz konusu vatandır, sonuna kadar vatana sahip çıkacaklarını savunmaktadır. 

 Kemal Kılıçdaroğlu, özellikle camiye,kışlaya,adliyeye siyaseti sokmamalıyız der. Siyaseti camiye sokarsak toplumu böleriz. Adliyeye sokarsak adaleti bulamayız. Askeriyeye, kışlaya sokarsak darbeyi önleyemeyiz,demektedir.

 Soylu bir uzlaşmaya ihtiyacımız olduğunu,kavga değil,milleti kardeş kılma gibi bir görevlerinin olduğunu belirtmektedir. 

         Siyasette öz eleştiri yapmak ve geçmişi iyi tahlil etmek gerektiğini söylemektedir. Eğer     geçmiş iyi tahlil edilirse, gelecekte çok daha güzel bir Türkiye’yi inşa edebileceklerini bildirmektedir.

      CHP Genel başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU çok önemli olan liyakat sistemine parmak basmaktadır. Devletin inşasında liyakat sisteminin esas alınmasını söylemiştir. Yani liyakat sisteminden vazgeçilmemesini istemektedir.İnancımızın da  bunu böyle öngördüğünü söylüyor.Liyakat sisteminin  önemli olduğunu,işin ehline verilmesinin Yüce Yaradanın  emri olduğunu söylemektedir.

Devleti yönetmenin kolay  olmadığını söyler. Devleti yönetmek için  her şeyden önce bilgi, birikim gerektiğini,ahlak gerektirdiğini,hukuka ve hukukun üstünlüğüne inanmak gerektiğini belirtir. Bunların olduğu bir yerde yönetici iyi bir yönetici olur; liyakate, bilgiye, birikime değer verir.

Devlet yönetiminde kinin ve öfkenin olamayacağını,devletin hukuk içinde çalışması gerektiği ve hukuka saygı göstermek zorunda olduğunu belirtmiştir.

Her şartta, her koşulda demokrasiye sahip çıkılmasını istemiştir.

 Kılıçdaroğlu, Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkmamız gerektiğini, Mustafa Kemal ve arkadaşları Cumhuriyeti kurarken 1921 yılında bir anayasa yaptıklarını,  Anayasanın birinci maddesine göre;“Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diyor. Evet, hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Bakın hakimiyet milletindir değil, hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir diyor. Milleti yüceltiyor, vatandaşı yüceltiyor. Gazi Mustafa Kemal dedi ki; “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir”. Cumhuriyeti korumak, yaşatmak hepimizin görevi olduğunu söylemiştir.

 Parlamenter sistemimizi  güçlendirmek gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, 150 yıllık parlamenter sistemimiz var, 15 Temmuz akşamı Türkiye Büyük Millet Meclisi dik durarak, onurlu durarak bombalar yağarken, kurşunlar sıkılırken parlamentoyu terk etmedi. Kurtuluş Savaşı’nı nasıl yönettiyse bir darbeyi de aynı anlayışla püskürttüğünü söylemiştir.

 Medyanın özgürlüğünün çok önemli olduğunu söyler. 15 Temmuz akşamı bağımsız medya olmasaydı belki hiç kimse sokaklara çıkmayacaktı.O medya olayları verdi. Vatandaşlar sokağa davet edildi. Tankların üzerine çıkıldı. O medya bütün bu görüntüleri verdi. Dolayısıyla vatandaş en meşru hakkı olan direnme hakkını kullanarak demokrasiyi koruduğunu ve mücadelesini yaptığını anlatmıştır.

Laikliğin ne kadar önemli olduğunu 15 Temmuzun gösterdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, dini kullanarak, inancımızı kullanarak her türlü yasa dışı işin içinde olanlar, milleti nasıl kandırdılar hep beraber gördük. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü demektir. Laiklik herkesin istediği gibi inanması ve ibadet etmesi demektir. Laiklik, inanca saygı demektir ve insana saygı demektir. O nedenle bütün siyasi partilerin bu konuda daha dikkatli olması gerektiği,kula kulluk yapmak değil, kula kulluk yapanların nasıl bir anlayışta olduklarını hep beraber gördüklerini söylemiştir.

Demokrasinin güçlenmesine sadece bugün için değil, gelecekte de katkı vermek zorunda olduklarını ve demokrasinin güçlenmesi için mutlaka ama mutlaka sorgulayan bir eğitim sistemini hayata geçirmemiz gerektiğini, çocuklarımız irfanı hür yetişmeli, vicdanı hür yetişmeli, fikri hür yetişmeli.  Çocuklarımız birilerinden talimat alıp onun gereğini yapmamalı. Alınan talimatı, en azından kendi aklında bunu ölçmeli ve tartmalı. Ne diyor yüce yaradan? “Aklınızı kullanmıyor musunuz?”  Aklımızı kullanmanın yolu eğitim sistemini de bu şekle getirmektir. Çocuklarımız akıllarını kullanmalılar, dünyaları sorgulamalılar,demektedir.

Hepimizin  bu toprakların çocukları olduğumuzu Bu toprakların çiçekleriyle, türküleriyle, annelerimizin duaları ve ninnileriyle büyüdüklerini, birlikte kardeşçe yaşadıklarını,birlikte kardeşçe yaşayacaklarını,birlikte kardeşçe mücadele edeceklerini bildirmektedir. Bu toprakların  bereketli topraklar olduğunu söyler. Bu topraklarda Yunuslar var, Mevlanalar var, Hacı Bektaş-ı Veliler var, Neşet Ertaşlar var, Erzurumlu Emrahlar var, Ferhatlar var, Şirinler var, demektedir. Bu topraklarda huzur içinde, barış içinde demokrasimizi güçlendirerek farklılıklarımıza saygı göstererek birlikte mücadele etmemiz gerektiğini söylemiştir.



CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kısaca mesajlarını şöyle sıralayabiliriz:

1--Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.
2-Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.
3-İlk iş camide siyaset olmayacak, kışlada siyaset olmayacak, adliyede siyaset olmayacak.
4- TBMM, Gazi Meclistir.
5-15 Temmuz bir uzlaşma kapısı aralamıştır.
6- Bir musibet bin nasihatten evladır.
7- Liyakat sistemi önemlidir. Devletin inşasında liyakat sistemi esas alınmalıdır.
8-Ne darbe ne dikta, yaşasın tam demokrasi.
9- Parlamenter sistemimizi güçlendirmek zorundayız.
10- Yargı bağımsızlığı çok önemlidir.Herkes bunun üzerinde durmalıdır.
11- Laikliğin ne kadar önemli olduğunu 15 Temmuz gösterdi. Dini kullanarak, inancımızı kullanarak her türlü yasa dışı işin içinde olanlar, milleti nasıl kandırıldıkları görülmüştür.
12- Çocuklarımız irfanı hür yetişmeli, vicdanı hür yetişmeli, fikri hür yetişmeli.
14- Hiç kimse unutmasın bir ülkede kadının yüzü gülüyorsa bilin ki o ülke mutlu bir ülkedir.
15- Hep beraber, hep birlikte yürek yüreğe, omuz omuza, kol kola demokrasimize saygılı olalım ve demokrasimize sahip çıkalım. 


Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.